-
1 amoureuse
-
2 amoureux
-
3 éprendre
-
4 tomber
v i1 chuter düşmek2 düşmek3 devenir olmak4 laisser tomber fam terketmek5 tomber sur qqn, qqch biriyle karşılaşmak6 se calmer düşmek◊Le vent tombe. — Rüzgâr düştü.
7 à telle date -e raslamak◊Noël tombe un mardi cette année. — Noel bayramı bu yıl Salı gününe rastlıyor.
8 tomber bien / mal kötü zamanda gelmek◊Tu tombes mal, je dois partir. — Kötü zamanda geliyorsun, gitmem gerek.
9 assaillir -a raslamak10 yapmak, olmak, bulunmak -
5 folle
III1 dément deli, çılgın [ʧɯɫ'gɯn]2 déraisonnable deli [de'li]◊Il est fou d'aller là-bas. — Oraya gitmesi için deli olması gerek.
3 insensé çılgın [ʧɯɫ'gɯn]4 être fou de qqn, qqch birine delice âşık olmak◊Il est fou de sport. — Bu delikanlı spor delisi.
5 très grand müthiş [myt'hiʃ]◊Ce massage m'a fait un bien fou. — Bu masajın bana müthiş faydası var.
◊Il y avait un monde fou à ce concert. — Bu konserde müthiş bir kalabalık vardı.
6 être fou de joie delice sevinmekn m f1 aliéné deli [de'li]2 personne insensée deli [de'li]◊Il travaille comme un fou. — Deli gibi çalışıyor.
3 deli [de'li]◊C'est un fou de golf. — Bu adam golf delisi.
-
6 renfrogné
-
7 renfrognée
-
8 œil
n m (pl yeux,)1 göz [ɟœz]2 coup d'œil bakış3 sauter aux yeux gün gibi ortada olmak◊Il est amoureux, cela saute aux yeux. — O delikanlı âşık, gün gibi ortada.
a göz kararıyla◊À vue d'œil, cela ne rentre pas dans le coffre. — Göz kararıyla, bu bagaja girmez.
b göz açıp kaparcasına◊Il grandit à vue d'œil. — Göz açıp kaparcasına büyüyor.
См. также в других словарях:
âşık olmak — sevmek, tutulmak Bir iki kez karşıdan görmekle nasıl âşık olduğunu, nasıl evlendiğini yüreği burkularak izledi. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
deli divane (âşık) olmak — (bir kimse veya bir şey için) aşırı derecede sevmek Bütün yaratıklar birbirlerine deli divane âşık oldular. Halikarnas Balıkçısı … Çağatay Osmanlı Sözlük
âşık — sf., kı, ğı, Ar. ˁāşiḳ 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı aşırı sevgi ve bağlılık duyan, vurgun, tutkun (kimse) 2) is. Sevişen bir çiftten kadına oranla genellikle erkeğe verilen ad 3) is. Halk ozanı Dinleyin âşıklar benim sözümü / Felek yaktı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutkun olmak — âşık olmak, sevdalanmak Yaş farkına rağmen birbirlerine nasıl da tutkun olduklarını anlayarak şaşıyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
muaşakada olmak — sevişmek, birbirine âşık olmak Ahmet le Fazilet in muaşakada oldukları ve evlenmeye hazırlandıkları anlaşıldı. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzünden düşen bin parça olmak — öfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak Ama iktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah, yurttaşın yüzünden düşen bin parça olacak. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
kail olmak — 1) razı olmak Bir selama kail oldum / Verir amma neden sonra. Âşık Ömer 2) inanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnundan düşen bin parça olmak — çok asık suratlı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşka düşmek — âşık olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül akıtmak — âşık olmak, sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü düşürmek — âşık olmak, sevdalanmak Biraz aklı olsa bizim Rabia ya gönül düşürür mü? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük